Bizim İş Yaş Ne Demek?
Kayseri’de bir sabah, güneş henüz tam anlamıyla doğmamışken, otobüs duraklarının etrafındaki soğuk hava boğazımı kesiyordu. İçimden geçen bir soru vardı ama ben bu soruyu kimseye soramıyordum. Yine de kafamın içinde dönüp duruyordu: Bizim iş yaş ne demek? Ne kadar derin bir soru olduğunu o sabah anlamamıştım. Ama yıllar sonra bir yere gelirken, işte o sabah hissettiklerim bana bir şey öğretti. O gün, bir çay dükkanında otururken, hem kendimi hem de hayatı sorguladım. Bunu sana anlatmalıyım.
Sabahın Soğuğunda Bir İroni
İş yerimdeki o sabahın serinliği hala aklımda. Girişe adımımı attığımda herkes kendi işine odaklanmıştı. Birbirine bakmadan, sadece rutinlerini yaparak yaşıyor gibiydiler. Ama ben bir soruyla boğuşuyordum. Bizim iş yaş ne demek? İşin başlangıcındaki heyecan kaybolmuştu ve insanlar işlerini yaparken çok farklı bir dünyada gibiydiler. Gözlerindeki ifadeler, bu işe uzun süre bağlı kalan birinin ifadesiydi. Gözlerindeki boşluk, bir anlamı kaybetmiş gibiydi. Yavaşça, bir kenara çekildim.
Yavaşça güne başlamam gerekiyordu. Herkes aynı şekilde davranıyordu; sesler birer yansıma gibiydi, bir ritim vardı ama kimse bu ritmi tam anlamıyla hissetmiyordu. Ben de hissetmiyordum. İlk zamanlar, bu işin beni nasıl değiştirdiğini hayal etmiştim. Ama artık değişmek yerine, daha çok kaybolduğumu hissediyordum. O an aklıma bir şey takıldı; acaba bizim bu işe bakış açımızın anlamı neydi? Bizim iş yaş ne demek, gerçekten?
O Çaycıyla Sohbet
O sabah, tam da bu düşünceler içinde iş yerimden çıkıp, yakındaki bir çay dükkanına gittim. Kapıyı açarken, içeriden gelen sıcak çay kokusu bir an için bana huzur verdi. Birkaç masa vardı, hepsi boştu. Oturacak yer bulmak zor olmadı. Çaycı, her zaman güler yüzlüydü. Genç yaşlardaydı ama gözlerinden bir şeyler çok daha yaşlıydı. Yanıma gelerek “Bir çay ister misin?” dedi. “İsterim, ama biraz uzun bir çay olsun,” dedim, anlamını bilmeden. O da gülümsedi ve masama çayı koyarken, “Uzun çay, öyle değil mi? Bizim iş yaş da öyle işte,” dedi.
O cümleyi söyledikten sonra bir an sessizlik oldu. Çaycı bana bakarak, “Bazen bu kadar uzun bir iş yaşın içinde kayboluyorsun. Ama öyle olmamalı. O yüzden ne yapacaksın?” dedi. Kafam karıştı. Ne demek istiyordu? Ne yapacağımı bilmiyordum ama bir şey hissediyordum. Çaycı bana baktı ve ekledi: “Bizim iş yaş, içinde anlam bulduğun kadar uzun ve derindir. Yoksa… sonra boğulursun.”
Anlam Arayışında
Çayımı yudumlayarak bir süre sessiz kaldım. O kadar basit ve derin bir şey söylüyordu ki, anlamaya çalışıyordum. Ben de bir süre önce bu işe başlarken, bu kadar derinliği düşünmemiştim. Aslında “iş” dediğimiz şey sadece bir zaman dilimi değil, bir anlam arayışının ta kendisi olmalıydı. Çaycı doğru söylemişti, eğer işteki hayatını anlamlandırmazsan, bir süre sonra kaybolursun.
Sanki bir an için o sabahki kaybolmuşluğumu fark ettim. Bu iş yaş ne demekti? Bu sorunun cevabı bana sadece uzun bir çay gibi gelmişti: zaman, yavaşça ama derin bir şekilde akar. Bir anlamı bulmak, o çayın içinde kaybolmak gibiydi.
İş Yaşınla Yüzleşmek
İşimdeki günlerim böyle sürerken, etrafımdaki insanlarla da daha çok konuşmaya başladım. Çaycıyla olan sohbetin ardından, başka arkadaşlarım da vardı. Onlarla da zaman zaman konuşmalar yaptım. En sonunda anladım: iş yaşın derinliği, bazen bir çay içmek kadar basit olabilir, bazen de bir ömür kadar uzun. Ama bizim iş yaş, gerçekten de her anı bir anlam taşır. Eğer o anlamı bulmazsan, o işin içinde kaybolur ve bir gün uyanırsın: Bu ne? Yani o uzun çayın içine düşersin, ama ne olduğunu anlayamazsın.
Bu yazı, uzun bir çayın içinde geçen bir yolculuktu, bir işin içinde kaybolan bir insanın hikayesiydi. Ve sonunda, bizim iş yaş ne demek? sorusuna, her anın değerini bilmek demekti. Yavaşça ama derinleşerek.
Sonuç
Çaycıyla o kısa ama derin konuşma bana şunu öğretti: Hayatta hepimiz farklı bir iş yaşına sahibiz, ama hepsinin derinliği bizlerin bu işe anlam katmasına bağlı. O sabah anlamadım ama zamanla fark ettim ki, bizim iş yaş ne demek sorusunun cevabı, her birimizin kendi yolculuğunun anlamını keşfetmesinde yatıyor.